Saturday, December 20, 2008

Kartal Surpriz Pesinde


Klasik laftir, derbilerin favorisi olmaz derler, ancak hafta basindan beri herkesin Galatasaray'i favori gosterdigi bir ortamda bu soz biraz unutulmus gibi gozukuyor. Aslinda Galatasaray'i favori gosterenler haksiz sayilmazlar. Iki takimin son 2-3 haftada oynadigi maclara bakinca, Galatasaray'in makina duzeninde isleyen hucum hattini, formda golculerini, Mehmet Topal'in iyilesmesiyle toparlanan takim savunmasini goruyoruz. Besiktas cephesinde ise son haftalarda tam tersine bir tablo var ortada; daginik ve formsuz, birbirleriyle gol kacirma konusunda yarisan forvet oyunculari, dogru durust iki pas yapamayan hayalet bir orta saha, devamli arkaya adam kaciran kanatlar ve acemiler mangasi bir savunma. Simdi bu tabloya bakanlar Galatasaray'in maci farkli kazanmasi gerektigini soyleyebilirler. Fakat ozellikle bu sezon gorduk ki, derbileri favoriler degil, daha cok isteyen, galibiyete daha fazla ihtiyaci olan takimlar kazandi. Suphesiz Besiktas'in bu maci kazanmaya cok daha fazla ihtiyaci var. Hele ki Besiktas'in son yillarda derbilerde aldigi basarisiz sonuclar goz onune alinirsa.
Mustafa Denizli, bu tip maclarda surpriz yapmayi sever. Bir de karsi takim favori gosteriliyorsa, bu Mustafa Hoca'nin istahini daha da kabartir. Yalniz Denizli'nin bu macta hesabini cok daha dikkatli yapmasi gerekiyor. Oncelikle, Fenerbahce macinda oldugu gibi yildizlarini kenarda oturtup sapkadan tavsan cikarmaya calismamasi lazim. Bu, buyuk bir risk olur. Basindan takip ettigimiz kadariyla da, zaten maca Holosko ve Nobre ile baslayacak. Tello'nun sakatliktan ciktiktan hemen sonraki performansi da bu mac icin belirleyici faktorlerden biri olacak. Ve elbette ki kocaman bir soru isareti olarak Delgado'nun ne yapacagi... Fakat bunlardan once, Besiktas'in oyunu kontrol etmesi, Galatasaray'in temposunu bozmasi gerekiyor. Bu kolay is degil, cunku hem kanat oyuncularinin cok cabuk geriye donerek adam kacirmamalari, hem de defansta Gokhan Zan - Zapotocny ikilisinin sifira yakin hatayla oynamalari gerekiyor. Cisse'nin de cok diri bir oyun ortaya koyarak defanstan donen toplari supurmesi ve isabetli sekilde oyuna sokmasi cok onemli. Donen toplari Galatasaray toplar ve ust uste hucum firsatlari kullanirsa, bu baski Besiktas'i bunaltir ve hataya zorlar. Galatasaray, ozellikle Ali Sami Yen'de bu baskiyi cok iyi kuruyor. Eger Holosko etkili kosular yapar ve hizli cikislariyla tehdit olusturabilirse, Galatasaray'in beklerinin hucuma katilmasini engelleyerek bu baskiyi bir nebze olsun kirabilir.
Mustafa Denizli Ankaragucu macindan sonra 'Bu performans Galatasaray maci icin yeterli mi?' sorusuna 'Kosu olarak yeterli' derken, takimin fizik kondisyon olarak bir problemi olmadigini belirtiyordu. Ama bu ayni zamanda organizasyon olarak yetersizligin itirafiydi. Bu maci Besiktas acisindan kazanmanin yolu da iste tam buradan geciyor. Umariz bu sefer Mustafa Denizli'nin simulasyonlari ve stratejileri Umraniye'deki taktik tahtasinda kalmaz, sahaya da yansir.
Ekrem M.Sc

Friday, December 19, 2008

İbrahim Toraman

Pazar günkü derbinin kritik adamı..

Basından takip ettiğim kadarıyla Mustafa Denizli, Lincoln'ü durdurma görevini İbrahim Toraman'a verecek.

Beşiktaş'ın maçı kazanması, Toraman'ın bu konuda başarılı olmasına bağlı..

Bunun yanında, yan toplardan Beşiktaş'ın gol bulma olasılığı oldukça yüksek (Fenerbahçeli Selçuk'un bu sezon derbide attığı golü hatırlayın).

Üç sezon öncesine dönelim.
Ali Sami Yen'de 2 gol atmıştı İbrahim, bu maçta da bunlara benzer bir gol atabilir:



Schauxlu Mevlüt Ağa


Gazetede haberler çıktı, Fener Mevlüt'ü bitirdi diye. Hatta Star'a göre 4.5 milyon dolar karşılığı Fener'e gelmişti.

Meğer adam 2013'e kadar sözleşmesini uzatmış kulübüyle..

Son haftalarda performansı mükemmel değil, ama bu sezon 5 gol kaydetti Mevlüt. Geçen sene 11 golü vardı.

Saturday, December 6, 2008

Formandadır Benim Baht-ı Siyahım


Besiktas dun gece Dolmabahce'deki kum havuzunda boguldu. Nedendir bilinmez, mactan once saha zeminine teknelerce kum dokulmustu. Zemin futbolcularin ayakta durmakta bile gucluk cektigi plaj futbolu zeminine donmustu. Zaten zemin duzgun olsa da Besiktas'in futbol oynamaya niyeti yoktu, olan Ankaraspor'a oldu.

Mac basladi, Ankaraspor catir catir futbol oynamaya basladi. Besiktas ise burada bizim ne isimiz var der gibi, her hattiyla daginik, savruk ve isteksizdi. Ankaraspor Besiktas'in sol kanadini delik desik ederken kanat savunmasi neredeydi? Besiktas savunmasi Ibrahim Uzulmez'in kademesine giremedigi icin sol kanattan birbirinin kopyasi en az 4 pozisyon yedi. Rustu bu pozisyonlardaki kurtarislariyla macin daha ilk yarida kopmasini engelledi. Peki ya hucum hatti? Besiktas'in organize bir hucum organizasyonunu goren varsa bana soylesin. Son 4-5 haftadir Besiktas'in hucum hattinda oynayan hucum oyuncularindaki dusus, bugun dibe vurdu. Delgado, Bobo zaten haftalardir kayipken, bugun onlara Nobre, Tello ve sonradan oyuna giren Holosko da ayak uydurdu. Mustafa Denizli'nin onumuzdeki haftalar icin ilk once yapmasi gereken, bu oyuncularin performansindaki dususun nedenlerini arastirmak ve buna care bulmak olmalidir. Cunku artik cok acik sekilde goruluyor ki, Besiktas'in hucum hatti su goruntusuyle hicbir sekilde uretkenlik saglayamiyor.

Ikinci yarida Ankaraspor, Sivok'un attigi muthis (!) golle one gecerken, Besiktas iyice kontrolu kaybetti. Tribunlerin sabri tasmaya baslarken, Besiktasli oyuncular iyice gerildi ve Sivok'un kirmizi karti geldi. Dakikalar gectikce mactan umidi kesen Besiktasli taraftarlarin hakli tepkisi yankilanmaya basladi Dolmabahce semalarinda... Once sayisiz top kaybi yapan Delgado'yu protesto ettiler. Protestolar o kadar siddetliydi ki, Denizli onu oyundan almak zorunda kaldi. Daha sonra buyuk ihtimalle spontane olarak hemen oracıkta bestelenen "Ne zaman şampiyonluk diye bağırsak kursagimizda kaliyor, söylesene bize hoca takım neden oynamıyor?" tezahurati geceye damgasini vurdu. Son olarak hedefte yine yonetim ve Yildirim Demiroren vardi. Besiktas taraftarini dinlerken onlarin nasil bir ruh halinde oldugunu tahmin etmek zor degildi. Carsi, icindeki ofkeyi ve uzuntuyu bestelerinde haykirirken, benim de icimden Dede Efendi'nin Buselik sarkisinin Besiktas'a uyarlanmis versiyonu geciyordu:
"Formandadır benim baht-ı siyahım
Seni sevdim, odur benim günahım"
Futbolculardaki anlamsiz gerginlik mactan sonra da devam etti. Sunu belirtmek lazim, buyuk takimsan kaybetmesini de bileceksin, kaybederken bile sakin kalmayi bileceksin. Besiktasli futbolcularin sorumsuzlugu yuzunden az kalsin ikinci bir Samsun faciasi yasanacakti ki, bunun altindan kalkmak cok zor olurdu.
Simdi sakin olup kenetlenme zamani. Besiktas icin henuz kaybedilmis birsey yok. Mustafa Hoca boyle gergin ortamlara ve baskilara aliskindir, bu tip durumlarda ne yapilmasi gerektigini cok iyi bilir. Besiktas'in onunde cok buyuk bir toparlanma firsati olarak iki hafta sonra oynayacagi Galatasaray derbisi var. Mustafa Denizli tecrubesiyle ve bilgisiyle bu takimi toparlayacaktir.

Unutulan Lejyoner: İbrahim Kaş


Getafe taraftar sitesinde bir anket:
İbrahim Kaş, bir türlü Getafe teknik direktörü Victor Munoz'ın gözüne giremedi. Yeni transfer sezonunda, ilk satılacak futbolculardan biri olabilir, ne düşünüyorsunuz?
Yazıda, ancak Arjantinli defans oyuncusu Cata Diaz satılmazsa İbrahim'ın takımda kalabileceğinden bahsedilmiş.

Fakat, beklediğimin tersine (Türkiye'den alışkanlık) taraftarların çoğu İbrahim'in satılmayacağı yönünde görüş belirtmişler. Hatta, taraftarlardan biri İbrahim'in çok az şans almış olmasına rağmen, kendisinden fazla oynayan takım arkadaşları Rafa ve Belenguer'den (takım kaptanı) iyi olduğunu ve satılmasının büyük bir hata olacağını söylemiş.

Umarım İbrahim geri dönmez, İspanya'da kalır ve Türk Milli Takımı iyi bir defans oyuncu kazanır. Hele şu zamanlarda buna çok ihtiyaç var, yoksa bu gidişle Servet-Emre Aşık ikilisine bel bağlamaya devam edeceğiz. Birinin yokluğunda, Gökhan Zan'ın kadroya girme olasılığı kabus gibi..

Yazının kaynağı için link

Thursday, December 4, 2008

Hoşgeldiniz Çocuklar

Sakatlıklardan dolayı müdafada sıkıntı çeken Galatsaray, zorlu Hertha Berlin "deplasmanında" 3 puanı defans oyuncuları sayesinde çıkardı.
Sezon başından bu yana defansta yaşadığı problemler yüzünden, sarı kırmızılılar bir çok puan kaybetti.Bir türlü rayına oturmayan defansif kadro uyum sorunlarıyla yüzyüze geldi ama dünkü maçta ideal savunma kurgusu yakalandı.Dörtlü savunmanın önünde oynayan,sakatlıktan yeni çıkmış iki isim Mehmet Topal ve Barış Özbek dünkü maçta takımı toparlayan isimlerdi.
Turkcell Süper Ligin ilk haftalarında ,yaşanan kronik sağ bek sakatlığından nasibini alan Barış Özbek, Hertha Berlin maçında başarılı bir grafik çizdi.Yaptığı kritik hamleler maçın Galatasaray lehinde sonuçlanmasına büyük katkı sağladı.Özellikle ilk yarıda müdafada kestiği toplar sarı kırmızılı ekibe derin nefes aldırdı.Barış tüm bunların yanında hücuma da büyük destek verdi.Zaman zaman yaptığı ani çıkışlarla karşı savunmaya zor anlar yaşatan pozisyonlara girdi.İkinci yarıda biraz yorulsa da tüm maç boyunca takdir edilecek bir performans gösterdi.
Galatasaray adına ikinci önemli isim de-yazımın da başında söylediğim gibi- Mehmet Topal'dı.Milli takımda gördüğümüz etkinliğinden biraz uzak olsa da,o günlere döneceğinin sinyalini verdi.Orta sahada topun Galatasaray'da kalmasına çok yardımcı olan Mehmet,bu sayede oyunun karşı yarı sahaya yıkılmasında da önemli rol oynadı.Savunmada da bir o kadar etkiliydi genç oyuncu.Bununla birlikte Mehmet sayesinde Servet ve Meira ikilisi de daha rahat oynadılar.
Barış ve Mehmet'in etkili oyunlarından söz ettik ama Lincoln'e de bir kaç şey söylemeden geçemeyeceğim.Geçen sene tarafatarı hayal kırıklığına sevk eden Brezilyalı, sezon başından beri sergilediği futbolu Hertha karşısında da sergiledi.Umarım böyle devam eder.
Galatasaray maçı savunmasıyla kazandı.Özellikle de son dakikalarda sergilediği istekli ve hırslı savunmayla maçın skorunu korudu.Barış ve Mehmet'in dönüşü bu savunma direncini artıracağı da önümüzdeki haftalarda daha iyi izlenecektir.Dilerim ki 2000'li yılların Galatasaray ateşi dün yeniden ateşlenmiştir.